Tezgâhın başında bulaşıkları yıkıyordum; oğlumuz, komşuda oyun oynuyor, eşim ise dışarıdaydı. Her şey olağan görünüyordu. Tam o sırada, arkama bir gölge düştü. Döndüğümde kayınpederimi gördüm; yüzü sert, ifadesi ciddiyet doluydu.“Konuşmamız lazım,” dedi, sesini suyun şırıltısı bastırmıştı.
Endişeyle sordum: “Bir sorun mu var?”
Oysa kulağıma çok alçak bir sesle fısıldadı:
“Oğlun yanımızda değilken banyo tuvaletinin arkasındaki fayansı kırmanı istiyorum. Sadece sen öğrenmelisin.”

