Babamın cenazesinden sonra ailem eşyalarımı bahçeye attı, kilitleri değiştirdi ve

Şimdi, eşyalarım törensizce çimenliğin kenarına saçılmış halde dururken, annemle Emma’nın sanki bir kaleyi fethetmişler gibi keyifle baktıklarını izliyordum. Tarihin ayaklarının altından kaydığının, üzerinde durdukları toprağın artık kendilerine ait olmadığının farkında değillerdi.
İroni çok güzeldi. Son birkaç ayı, evrak işlerini tamamlamak için noterle sessizce çalışarak, her yasal ayrıntının kusursuz olduğundan emin olarak geçirmiştim. Ev benimdi ama orada yaşamaya hiç niyetim yoktu. Hayatım başka bir yerdeydi, sıfırdan kurulmuştu, kendi ailemde bir hayalet gibi hissettiğim o yalnız yıllarda hayal edebileceğimden daha güçlü ve daha tatmin ediciydi. Devamı sonraki sayfada devamı sonraki sayfada…

Sayfalar: 1 2