Arthur şaşkına dönmüştü. Clara kararını vermiş gibi ayağa kalktı. Açık kasaya sırtını döndü ve hiçbir şey olmamış gibi işine devam etti, kitap raflarının tozunu alıp sandalyeleri düzeltti. Hâlâ saklanmakta olan Arthur, kalbinin sıkıştığını hissetti. Sanki Clara, Arthur’un anlamadığı bir yanını, ona yabancı olan bir saf niyetin saflığını açığa vurmuştu.
Merakını bastıramayan Arthur saklandığı yerden çıktı. Şaşkınlıkla toz bezini yere düşüren Clara’nın gözleri büyüdü ama hemen toparlandı. “Bay Sterling, sizi orada görmedim,” dedi titrek bir sesle.
Arthur onu zar zor duyabiliyordu. Aklı hızla çalışıyordu. “Parayı alabilirdin,” diye patladı; suçlamadan çok inanmazlık ifadesiydi bu.
Clara dudaklarında küçük, bilgiç bir gülümsemeyle başını salladı. “Yapabilirdim,” diye itiraf etti, “ama gerçekten önemli olan hiçbir şeyi düzeltmezdi.”
Arthur şaşırdı. “Neden olmasın? Her şeyi düzeltebileceğini söylemiştin,” diye üsteledi ve zarfın saklandığı yeri işaret etti.Go’rsele ilerleyn dıevami sonraki sayfada..
