Sadece dersi böldüğünü ve beni dinlemek istemediğini düşündüm

Dersten sonra kapıda durup onu yanımda beklettim. “Neden böyle davranıyorsun, ders seni mi sıktı, yoksa beni kışkırtmak mı istedin?” diye sordum. Cevabı basit ve ürkütücüydü: “Hayır… oturmak canımı yakıyor.” Kalbim duracak gibi oldu. Bedenini biraz daha kaldırmasını istedim ve görebildiklerim içimi parçaladı.

Dövme gibi izler vardı… Gözlerim doldu: “Daniel, bunu sana kim yaptı?” diye zorla sordum. Sessizce söyledi: “Üvey babam. Uymadığım zaman hep böyle yapıyor.” O anda anladım ki bu bir şaka değildi. O bir yardım çağrısıydı.
Hemen okul psikoloğuyla irtibata geçtim ve aynı gün durumu ilgili makamlara bildirdik. Kısa süre sonra, polis ve uzmanlar Daniel’in evine gitti. Karşılaştıkları gerçek korkunçtu: Hem Daniel hem de annesi yıllarca şiddet ve korku içinde yaşamıştı; üvey baba onları kontrol altında tutuyor, susturuyordu.

Gerçek şu ki, bazen bir öğrenciyi “dikkat dağınıklığı” içindeymiş gibi yorumlarız; oysa çocuk, kelimenin tam anlamıyla bir çığlık atıyor olabilir. Sessiz kalmak artık imkânsızdı — hem Daniel hem de annesi için. devamı sonraki sayfada…

Sayfalar: 1 2