Mürüvvet Sim’in hayatını değiştirecek kapıların girişi. Seyrettiği her filmi konu komşuya aynen canlandıran bir cimcime düşünün… Henüz ilkokula gidiyordu o ara ama yaramazlığından hiçbir şey kaybetmemişti maşallah. Zaten 2 yaşındayken de İstanbul’a taşınmışlardı ailesiyle. Bambaşka bir dünya onu hazır olda bekliyordu aslında. Okul zamanı gelip çattığında ne onun önlüğünü alacak ne de eline üç kuruş harçlık verecek durumu vardı ailesinin. Yine komşular yetişti… Okuma heveslisi ve olağanüstü yaramaz Mürüvvet’i okula yazdırmak yine komşulara düştü. Hem böylece mahallede huzur olacaktı, hem de Mürüvvet’le onlar değil öğretmenleri ilgilenecekti. Salgın uyuz hastalığı, aile sefaleti, İkinci Dünya Savaşı derken okulu bıraktı Mürüvvet. Bırakmak zorunda kaldı daha doğrusu. Sonrası işte tırmalayarak başlayan bir başarı hikayesi… Dışarıdan okulu bir şekilde bitirdi. Bitirdi bitirmesine de önemli olan ortaokuldu; fakat onu kaydettirecek velisi yoktu. Annesi babası okuma yazma bilmiyordu, zaten hayat telaşı içinde kaybolmuşlardı. Çocuk başına Nahiye Müdürlüğü’ne gidip bu işi halletmeye karar veren Mürüvvet, koridorda gözüne kestirdiği eli yüzü düzgün adama “Velim olur musunuz?” dedi. Ve o adam Mürüvvet’in öğretim hayatı boyunca velisi olacak imzayı attı. Mahalleden arkadaşı Amerikan Kız Sanat Okulu’na giderken o da gitmek istedi ama nasıl gitsindi ki? Ailesinin kazandığı geçim parası bile yetmiyordu okul taksidine.
